Geçmişe Yolculuk: Tarihin Önemli Duraklarını keşfetmeye hazır mısınız? Bu yazımızda, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve Kurtuluş Savaşı lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlere verdiği önemi inceleyeceğiz.
Atatürk’ün Çocuklar ve Gençler Üzerine Söylediği Sözler
“Çocuk sevgisi insan sevgisi için bir ihtiyaçtır.”
“Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz.”
“Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir. Bugünün çocuğunu, yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir.”
“Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.”
“Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır.”
“Gelecek için hazırlanan vatan evlatlarına, hiçbir güçlük karşısında yılmayarak tam bir sabır ve metanetle çalışmalarını ve öğrenim gören çocuklarımızın ana ve babalarına da yavrularının öğreniminin tamamlanması için hiçbir fedakarlıktan çekinmemelerini tavsiye ederim.”
“Bugünün küçükleri, yarının büyükleridir.”
“Hedefe yalnız çocukları yetiştirmekle ulaşamayız! Çocuklar geleceğindir. Çocuklar geleceği yapacak adamlardır. Fakat geleceği yapacak olan bu çocukları yetiştirecek analar, babalar, kardeşler hepsi şimdiden az çok aydınlatılmalıdır ki, yetiştirecekleri çocukları bu millet ve memlekete hizmet edebilecek, yararlı ve faydalı olabilecek şekilde yetiştirsinler! Hiç olmazsa yetiştirmek lüzumuna inansınlar! Okullardan başka; gazeteler, küçük dergiler köylere kadar yayınlanıp dağıtılmalıdır. Bizim köylümüz ne gazete ne dergi okumaz. Bilenler bilmeyenleri toplayıp, okutmayı, onlara okumayı anlatmayı bir vazife bilmelidir.”
“Türk milletinin geleceği, bugünkü çocuklarının doğru görüşü ve yorulmak bilmeyen çalışma azmi ile büyük ve parlak olacaktır.”
“Her çocuğun doyasıya yaşaması gereken 23 Nisan, Türkiye’nin tek ulusal bayramıdır.”
“Çocuklɑrı sɑğlıklı ve bilgili yetiştirilmeyen uluslɑr, temeli çürük binɑlɑr gibi çɑbuk yıkılırlɑr.”
“Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize tahilin hududu ne olursa olsun, en evvel, her şeyden evvel Türkiye’nin istiklaline, temeli benliğine, milli geleneklerine düşman olan unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir.”
“Biz her şeyi gençliğe bırakacağız… Geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir.”
Atatürk’ün Çocuk Sevgisi
Mustafa Kemal Atatürk yaşamı boyunca sevdiklerine ‘çocuk’ diye seslenmekten hoşlanırdı. Çocuğu olmamasına rağmen evlatlık edinen ve pek çok çocuğu okutan Atatürk, Cumhuriyeti çocuklara ve gençlere emanet etmişti. Bütün çocuklar onun kendi evladı gibiydi. Cumhuriyetin kuruluşuyla aynı günde çocuk bayramının kutlanmasını istedi. Çocukların sevgisi onu daha güçlü kılıyordu. Bir keresinde çocuklar için düzenlenen bir baloya katılır. Salonun orta yerinde bekleyen bir çocuk Atatürk’e uzun uzun baktıktan sonra: ‘Sizi öpmek istiyorum’ der. Atatürk ise şöyle cevap verir: ‘Öyleyse, gel öp’ Bunu gören diğer çocuklar da Atatürk’ü öpmek için sıraya girer. Herkesi duygulandıran bu görüntü sevginin gerçek karşılığıydı.
Ulu Önder Atatürk, çoğu ailede o dönemde çocukların konuşturulmadıkları ve dinlenmediklerini gözlemlemiştir. Bu durumun son derece yanlış olduğunu her konuşmasında belirtmiştir. Çocukların serbestçe konuşmaya, düşündüklerini söylemeye ve duyduklarını olduğu gibi ifade etmeye teşvik edilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Korkusuzca konuşan çocuklar, öz güven kazanır ve dürüst olmayı öğrenir.
Atatürk için çocuk, vatan gibi sevilmesi ve korunması gereken bir varlıktır. Atatürk’le karşılan çocukların hayatı değişmiştir. Onlara her zaman destek olmuştur. Burs vermiş, evlat edinmiş ve okutmuştur. Yurt gezilerinde okulları ziyaret etmiş, öğrencilerle birlikte aynı sıralara oturup ders dinlemiş ve sorular sormuştur.
Ulu Önder’in çocuklara yaklaşımı, Avrupalı pedagogların görüşleri ise paraleldir. Çocuklara büyük insan gibi davranır, konuşmalarını uzun uzun dinler ve sorular sorardı. Bugünün küçüğü, yarının büyüğüdür. Bugün önemsiz gibi görünen bir çocuk geleceğin en büyük ismi ve kahramanı olabilir. Cumhuriyetin temellerinde eşit eğitim hakkı vardır. Çocukların ve gençlerin yarınlara hazırlanması için çağın gereklerine uygun bir eğitim politikası hazırlanmalıydı. Bunun için harf inkılabı, eğitim seferberliği, eğitim öğretimin tek yerde toplanması gerekiyordu. Gelişimin önündeki engeller birer birer kaldırıldı. Çocukların öğrenmesinin önündeki sorunlar düzeltildi.
Sosyal bilimler olduğu gibi farklı bilim dalları da ilerleme için şarttı. Dünyadaki gelişmeleri takip eden Atatürk, Osmanlı İmparatorluğunun sorunlarını o yıllarda görmüştü. Temelleri yeni atılan Cumhuriyetin vakit kaybetme lüksü yoktu. Savaş sırasında dahi eğitimin devam etmesini istedi.
Atatürk’ün Çocuk Ruhu ve Cumhuriyet
Erken yaşta babasını kaybeden Atatürk, öğrenmeye ve öğretmeye meraklıdır. Gerçek kurtuluşun eğitimle sağlanacağını düşünüyordu. Cumhuriyet sürekli bir gelişim, yenilenme, atılım içinde olmalıydı. Cumhuriyetin özünde bir çocuk vardı. Onun içinde yaşayan dinamik, taze ve yaratıcı bir çocuk yatıyordu. Düşüncede, bilimde, sanatta ve benzeri birçok alanda yaratıcı ürünler ortaya konulmalıdır. Her daim taze ve keşfedici olma özelliği korunmalıydı.
Atatürk, çağın gereklerini karşılamaktan uzak, yaratıcılığı engelleyen geleneksel ve ezberci eğitim sisteminden hoşlanmıyordu. Geleneksel eğitim milli olmaktan ve bilimsellikten uzaktı. Gerçek kurtuluşun ancak eğitimle sağlanacağı düşüncesindeydi. O eğitim bir milleti ya bağımsız yapar ya da esarete sürükler. Eğitimin üzerinde durulan noktalardan biri milli ve bilimsellik anlayışıdır. Kültürün temeli okumak, anlamak, görmek, çıkarım yapmak ve düşünmektir.
Atatürk, en büyük eserini Cumhuriyeti Türk gençliğine emanet etmesi bu yüzdendir.